Öğrenme : Yeni Bilgilere Alan Açma

Bilmeyen Konumunda Kalabilmek
Öğrenme, bilmeme konumunu kabul etme ile başlar; çocuk bu noktada edilgen konumda kalabilmeli ve narsistik dengesini sağlayabilmelidir. Öğrenebilme sürecinde çocuğun etkin olarak var olma gereksinimi çocuklarda “ben” olabilme süreci itibari ile anne ve babanın bu ihtiyaca alan açması ile gerçekleşebilir. Çocuk “ben bilmiyorum o halde birisi bana bunu öğretecek” gibi edilgen bir konuma geçebilmek için önce etkin konumda bağımsız kalabilen bir benlik oluşumunu gerçekleştirmesi gerekmektedir.

Erken dönemde çocuğun ona bakım veren kişi karşısındaki konumu çok edilgen bir konumdur. Bireyselleşme süreci (karşı çıkma ile) kendi sınırlarını belirleyen çocuk “biz”den bir “ben” yaratabilir. Ancak bakım verenin çocuğun “ben” olabilmesine imkan sunması önemlidir. Örneğin yemek yemeyen bir çocuğa zorla yedirmek ve çocuğun çaresizce boyun eğmesi durumunda, ya da tuvaletini yapmaya veya yıkanmaya zorlanması çocuğun sağlıklı bir benlik oluşturmasını engellemektedir. Çocuk “ben” olamadıkça merak duygusu azalacak ve dış dünyadan yeni malzemeleri almaya dair ilgisi azalacaktır. Dayatılan faaliyetler ve görevler çocuk gelişimi ve öğrenme süreçlerinde çocuğun daha çok karşıt tepkiler göstermesine sebep olmaktadır.

Öğreticinin Etkin Rolü

Öğrencinin zihinsel ve bedensel çerçevelendirilmesi sayesinde bir düşünme alanı öğretmen tarafından açılmalıdır. Öğrenci bu alan içerisinde kendi kendine öğrenme deneyiminden narsistik bir haz sağlayabilir. Fakat öğrenci bu alanı kullanmakta zorlanıyorsa bu noktada annesel işlev olarak önce öğretmen tarafından işlemlenen bilgi daha sonrasında öğrenciye geri dönüştürülmelidir. Böylece öğrenciye kendi kendine yapabilme olanağı verilecektir. Dersin düzenini bozan bir çocuğu sınıftan atmak ve cezalandırmak yerine zorlandığı noktayı anlamaya çalışan ve bunu dönüştüren bir öğretmen işlevi çok daha değerlidir.

Sonuç olarak çocuklar öğrenirken; düşünmek, bilgiyi aramak, merak etmek ve bağlantılar kurmak için iç dünyalarına dönmek zorundadırlar. Peki bu ruhsal dünyada korkular ve kaygılar hakimse? Bu noktada düşünce içe dönmüş benlik tarafından engellenmektedir. Öğrenme aynı zamanda büyümek anlamına gelir; bir çocuk için ötekinin yardımının olmadığı ve “kendi başınalığa” gönderme yapan, bağımsız bir birey olmaya doğru giden bir yoldur. Şüphesiz ki çocuğun anne ve babaya yaslanma ihtiyacı görülmelidir ama bu çelişkili olan bir bebeksi yönü ortaya çıkartmadan yapılmalıdır.

Yazar: Klinik Psikolog Yener Yüksel